Daha temiz bir gelecek için; “SolarTurk”

Solarturk Enerji Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Osman Özberk ile yenilenebilir enerji kaynaklarının durumu ve firmanın hedeflerinden bahsettiğimiz bir röportaj gerçekleştirdik.

Teknolojik gelişmeleri takip ederek müşterilerine en verimli panelleri sunmayı hedefleyen Solarturk, 2013 yılından beri solar sektörün nabzını tutuyor.

Firmanızın yenilenebilir ve temiz enerji çözümlerinden bahseder misiniz?

SolarTurk olarak 2013 yılında üretime başladık. Avrupa standartlarında fotovoltaik panel üretimimizin yanında, sektörde kalite standartlarını belirleyerek anahtar teslim proje hizmetleri de vermekteyiz. Tarımsal sulamalarda ve kırsal bölgelerde sunduğumuz sistemlerle çiftçilerimizin sulamadaki enerji sorunlarına çözümler üretmekteyiz. Uluslararası yardımlar çerçevesinde bu bölgedeki ülkelerin su ihtiyacı, okullarının ve sağlık merkezlerinin enerji ihtiyaçları için komple PV sistemlerin ihracatını yapmaktayız. Almanya ve Amerika’ya ihracat gerçekleştirdik ve devam etmekteyiz. Ayrıca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Ortadoğu ve Afrika Ülkelerine İhracat yapma gururunu yaşayan ve kalitesini tescilleyen bir firmayız.

 

2015 yılını nasıl geçirdiniz? 2016 için çalışmalarınız ne yönde olacak?

2015 yılının ilk aylarında 6 MW ihracatımızın yanında yaptığımız antlaşmalar ile 10 MW üstü yurt içi kurulum yapılmış olup geçici kabulü yapılarak sisteme bağlanmıştır. Satış antlaşmalarının büyük bir kısmı 2016 yılında devam etmektedir.

2016 yılının başlarından itibaren her geçen gün ivmemizi arttırarak kapasitemizin büyük kısmının satışını gerçekleştirmiş durumdayız. Bu yılın sonunda ülkemizde kurulu GES projelerinde 50 MW üstünde SolarTurk panelleri kullanılmış olacaktır. Gaziantep’ten Samsun’a, Ankara, Van, Siirt, Kahramanmaraş, İzmir, Tunceli, Elazığ, Edirne, Kayseri, Adıyaman, Çanakkale, Kilis, Afyon ve diğer ilerimizde SolarTurk panelleri ile kurulan GES mevcut olup, önümüzdeki günlerde ülkemizin her noktasında olmayı hedefliyoruz.

SolarTurk olarak teknolojik gelişmeleri takip ederek müşterilerimize en verimli panelleri sunmaya çalışıyoruz. Üretim hattımızda minimum 250Wp gücünde panel üretimi gerçekleştirmekteyiz.

Amacımız ülkemizdeki yatırımcıların, kalitenin, satış sonrası hizmet ve kontrolün önemine dikkat çekerek gelecekte sorunsuz bir işletmeye sahip olmasını sağlamaktır. Bu konuda her türlü bilgi ve tecrübemiz ile yatırımcıların yanındayız.

 

Kısa ve uzun vadedeki hedef ve projelerinizden bahseder misiniz?

Ülkemizin önümüzdeki yıllar sürekli devam edecek olan solar yatırımları nedeniyle bu sektör uzun süre ülke ekonomisine katkı sağlayacaktır bu nedenle sektörde kalıcı ve güçlü olma hedefimiz vardır. Uzun yıllardır bulunduğumuz bu sektörde kaliteden ve dürüstlükten vazgeçmeyerek yatırımcılarımızın yanındayız. Bu sanayinin oluşmasını, teknolojik yatırımların gelişmesini, ülke ekonomisine katkı sağlamayı ve bu sektörde istihdamın oluşmasını hedefliyoruz. Bu sektörde kamu tarafından yapılan düzenlemelerden dolayı ihtisas bölgelerinde yerli ürün kullanımı düşünülmektedir. Bu nedenle ülkemizde hücre tesisi kurma düşüncesi olan firmalar ile ikili görüşmelerimiz devam etmekte olup, bu yıl sonuna dek nihai bir karar vermiş olacağız. Bu yatırım ile birlikte panel üretim kapasitesinde artış sağlayacağız.

 

Güneş enerjisi sistemlerindeki yeni teknolojiler ve sektörün geleceği hakkındaki görüşleriniz neler?

Ülkemizde solar enerji sektörüne yön veren kamu kurumları, bazı Avrupa Ülkelerinin yaptığı hataları yapmayarak sektörün 2030 yılına kadar dengeli bir şekilde ilerlemesini sağlayacak düzenlemeler yapmışlardır. Bu düzenlemeler sektör oyuncuları tarafından önceleri olumsuz görülmüş olsa dahi, bugün itibarıyla Avrupa’daki yüksek alım garantisi nedeniyle kendi ülke ekonomisine ciddi zarar verme olayı ülkemizde oluşmamıştır.

Diğer önemli bir konu ise Almanya hariç diğer ülkelerde ( İtalya, İspanya, Yunanistan… ) solar sektörün çok hızlı büyümesi ile yapılan GES’lerde kullanılan ürünlerin büyük kısmı ithalat yoluyla karşılanmıştır. Bu sebeple ne istihdamlarına katkı sağlayabilmişler nede ülkelerinde katma değer oluşturabilmişlerdir.

İlk kurulduğumuzda solar panelde “tüm hammaddelerin ithal olduğu günlerden” ülkemizde üretilen panellerde hücre hariç tüm hammaddeler yerli olmuştur. Kısa zamanda kamunun desteği ve yeni düzenlemelerle birlikte hücre üretimi olacağına inanıyorum. Ülkemizde yeni gelişen solar sektöründe kullanılan hammaddelerin ve yan sanayinin gelişimine her türlü katkıları ve bilgimizi tüm yatırımcılarımızla paylaşarak ülkemiz ekonomisine katkıda bulunmaktan ayrıca mutluyuz.

Ülkemizde bu sektör gelişirken ve yatırımlar yapılırken kalifiyeli eleman yetişmesi çok önemlidir. Bu düşünce doğrultusunda, SolarTurk olarak, güneş enerjisini tanıtım ve bilgilendirme çalışmalarımızın yanında üniversiteler ile yapmış olduğumuz protokol ile senede 15-20 intörn ve stajyer öğrenciyi bu sektöre kalifiyeli eleman olarak yetiştirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Amacımız, kalifiyeli elemanların oluşmasını sağlayarak sektörün doğru ve düzgün oluşumunun sağlanması ve en önemlisi istihdama ciddi katkımızın olmasıdır.

Son yıllarda panel fiyatlarında önemli düşüşler ve verimlilikte önemli artışlar gerçekleştirildi. Bu da yapılan yatırımın geri dönüş süresini kısalttı. 2010 yılında bir yatırımın geri dönüş süresi 10-12 yıl iken bu gün 6-7 yılda kendini amorti etmektedir. Kurulacak sistemdeki panellerin yaklaşık verimlilik ömürlerinin 25-30 olduğunu düşündüğümüzde bu sistemlere olan ilginin neden bu kadar arttığını anlayabiliriz.

 

Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarının bugünkü halini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Geçen yıl bugünlerde 40-50 MW kurulum konuşulmaktaydık. Bugünlerde ise kabulü yapılan 400 MW ve inşa halinde yaklaşık 150 MW civarında proje var, yılsonu itibarıyla 1 GW rakamını telaffuz edebileceğimizi düşünüyorum.

Ülkemizde EDAŞ’lara yapılan başvuru 7 GW civarında olup TEDAŞ proje başvuru 4 GW, onaylanan proje ise 3 GW civarındadır. Bu bize, Önümüzdeki 3-4 yıl içinde lisansız yatırımlarda 3-4 GW kurulum hedefi göstermektedir. 2017 yılında ise ilk lisanslı fasıl olan 600 MW’lık yatırımların başlanmasını görebiliriz.

Güneş enerjisine son yıllardaki aşırı ilgi devam ettiği sürece, ülkemizin enerji politikasında vazgeçilmez enerji kaynağı olduğunu göstermektedir. Kurulu üretim kapasiteleri ve enerjide risk teşkil eden dışa bağımlılık göz önünde bulundurulursa ülke olarak 2023 yılında ise kurulu gücümüz 15-20 GW güce ulaşarak, enerji tüketimimizin % 5’ini karşılanması milli bir hedef olmalıdır.

Ülkemizde Solar Enerjinin geleceğine yön verecek en önemli dönüm noktası ise, güneş enerji ihtisas ( Konya Nevşehir-Niğde) bölgeleri olacaktır. Alt yapı çalışmalarında sona gelinen bu yatırımlarda kamu, ülke ekonomisi ve sanayi gelişimini düşünerek bu bölgelerde yatırım şartı olarak “yerli ürün” maddesini getirerek ülkemizde teknolojik yatırımların yapılması ve gelişmesi sağlanmıştır.

Ülkemiz sanayisinin gelişmesi ve yerli yatırımcının korunmasının anahtarı yerli üretimdir. Ülke kaynaklarının boşa gitmeyeceği katma değerinin ülkemizde kalması elbette önemlidir. Kaliteden ve bir sorun yaşanması durumunda sorumlu sanayicilik anlayışından vaz geçmemek şartıyla.  Uluslararası standartlarda üretim yapan ve bunu geçerli kalite belgeleri ile ispat edebilen bir sanayi hepimizin gurur kaynağıdır.

Sonuç olarak solar sanayinin gelişimi ile ülkemiz solar sektöründe “bölgesel güç” olacaktır.

 

Yenilenebilir enerji kaynaklarının ülkemizdeki kullanımının artırılması için neler yapılmalıdır?

Solar sektörünün ülkemizde ağırlıklı olarak öz tüketim için yaptığımız çalışmaları kamu ile birlikte yürütmekteyiz. Bu çalışmalarla yakın bir gelecekte önemli mesafeler alınacağı inancındayım. Alan olarak incelemek gerekirse;

Tarımsal sulamada ve işletmelerde en büyük sorun enerjidir, Sulama Kooperatifleri desteklenerek bu alanda kurulacak GES’ler tarım sektörüne ve ülkemiz çiftçisine ciddi katkılar verecektir.

Bireysel çiftçilerin sulama pompalarındaki enerji maliyeti nedeniyle tarım çiftçisi dar boğazda olup bu konuda verilecek destek ülke ekonomisine zincirleme katkı verecektir.

Kayıtlı sulama amaçlı pompaların % 10 fazlası ile kurulacak hibeli GES sistemlerinin yılda bir sefer mahsuplaşması ve kamunun fazla enerjiye ödeme yapmaması şeklindeki uygulama ile ülkemizdeki çiftçilerin faydalanması ve kayıt altına alınması sağlanmalıdır.

Çatılardaki uygulamalarda TEDAŞ’ın çıkardığı 50kW altı yönetmelik olumlu yenilikler getirse de uygulanabilir değildir. 2 ila 50 kW bir sistem için bürokrasi işlemi nedeniyle uygulanması gerçekleşmektedir.

Bireysel çatılar, 10 kW ya kadar bağlanmalarda elektrik mühendisi onayı ile gerçekleşmesi ve TEDAŞ tarafından kabulü bu tür yapılarda öz tüketim kullanımının önünü açacaktır.

Kobi işletme çatılarında 50-100 kW’a kadar küçük işletmeler, petrol istasyonları, yazlık ve diğer siteler, toplu konutlar, sosyal amaçlı binalarda solar enerjinin kullanımının artması sektöre ciddi bir ivme sağlayacaktır. Bu alanlardaki TİP proje onayında EMO, İMO ve TEDAŞ ile koordineli bir yol haritası olabilir.

Büyük ve organize çatılarda Organize Sanayi Bölgesi dışındaki sanayi ve çiftlik, çatılarında çok rahatlıkla öz tüketime uygun ve tüketiminin belirli bir oran fazlası ile GES kurulumlarında ciddi artışlar sağlanabilir.

Organize Sanayi Bölgelerinde kullanılan mevcut fiyat avantajı nedeniyle bu alanlara ayrı bir alım fiyatı vererek, bu yapılardaki çatılar ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacaktır. Arazi geliştirme, enerji nakil hattı olmaması, güvenlik ve bakım nedeniyle bu alanlardaki kurulumlar daha avantajlı olacaktır.

Kamu yatırımlarında Belediyeler başta olmak üzere üniversiteler, hastaneler ve diğer kamu binalarının yanında DSİ gibi kurumların solar enerji yatırımlarında öncelik yapmaları bu sektörün gelişimi ve ülke ekonomisine katkısı olacaktır.

 

Söyleşimizin sonunda okuyucularımıza ve sektör temsilcilerine vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Dünyada ve Avrupa’da bu sektör nasıl gelişmiş ise, hangi yollar izlenilmiş ise incelenmesi gerekir. Toplum olarak güneş enerji sektörünü öncelikli ve stratejik alan kabul görmeliyiz. Ülkemizin her bireyi, kurumu, STÖ ve yönetim kesimi enerji bağımsızlığına ve özgürlüğüne kavuşmamız için güneş ile diğer yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması için ortak akıl çerçevesinde bileşilmesi gerekmektedir.

Eğer bir ülke, enerji bağımsızlığını elde edememiş ve sürdürebilir enerji politikası yoksa ciddi sorunlar içinde demektir. Cari açığımızın en önemli nedeni olan enerji kaynaklı ithalatımızın bir an önce azaltılması, Ülkemizin enerji güvenliği ve bağımsızlığı için her türlü yerli ve yenilenebilir kaynakların kullanılması çok önemlidir. Yatırım olarak geri kaldığımız güneş, rüzgâr, jeotermal ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının yatırımı ve işletmeye alınmaları ülke ekonomisine ciddi kaynak sağlayacaktır.

Ülkelerin gelecekte sürdürülebilir ve güvenli enerji kaynaklarına ihtiyacı vardır. Fosil kaynaklar bakımından zengin ülkeler dahi, önümüzdeki dönem dünyamızın geleceği ve çevremizin korunması bakımından yenilenebilir çevre dostu enerji kaynaklarının kullanılması yönünde kararlar almaktadırlar. Gelecek nesillerimizin temiz bir dünyada yaşayabilmesi için dünya ülkelerinin temiz ve yeşil enerjiye yönelmesi gerekmektedir.

Bir Türk sanayicisi ve solar sektörüne gönül vermiş biri olarak, beklentim ülkemizin tüm yerli enerji kaynaklarının kullanılması ve enerji bağımsızlığımızı elde etmemizdir.

“Türkiye’nin güneşi enerjimiz olsun”  temennisiyle…