Konvansiyonel enerji sistemleri kullanımı sebebiyle doğal kaynak sıkıntısı çeken Türkiyenin yenilenebilir enerji dönüşümüyle dışa bağımlılıktan kurtulması mümkün. Ancak yenilenebilir enerji yatırımları gereken performansı yakalayamıyor. Rüzgar ve güneş gibi kaynaklar her gün boşa akarken Türkiye enerjide daha da dışa bağımlı oluyor.
Türkiyedeki yenilenebilir enerji yatırımlarında en önemli unsurlardan biri çevreci akımların da taleplerine yönelik alınan Çevresel Etki Değerlendirilmesi (ÇED) raporları. Ancak ÇED raporları dünyada birçok ülkede büyük itibar getiren bir unsurken Türkiyede bu raporların saygınlığı sorgulanıyor. Yabancı yatırımcı ise projelerin ÇED raporlarının geçerliliği konusunda oldukça titiz davranıyor. Yabancı finans kuruluşları artık ÇED raporlarının saygınlığına inanmıyor ve herhangi bir projeye finansman bulmak yerli yatırımcı için git gide zorlaşıyor. Oysaki yenilenebilir enerji yatırımları en az maliyetli ancak en çok verimli yatırımlar olarak dikkat çekiyor.
Türkiyenin enerji alımı ile oluşan cari açığını verimli projelerle gidermek, enerji ihtiyacı ve finansman gibi sorunlara çare olmak ülkenin yenilenebilir enerji potansiyeli olan bölgelerinde çevreyi dikkate alan projeleri hayata geçirebilmekle mümkün olabilir. Ancak bunun için toplumda ve ilgili kurum ve kuruluşlarda gerekli bilinçlenmeyi oluşturmak ve bunların katma değer yaratan projeleri desteklemesini sağlamak gerekiyor. Yabancı ülkelerde bu tür konularda uzman çevre mahkemeleri faaliyet gösteriyor. İdealist ve stratejik bir vizyonla bakarsak çevre konusunda uzman ihtisas mahkemeleri Türkiyedeki ÇED raporlarını yabancı yatırımcıların gözünde daha inandırıcı ve itibarlı kılabilir. Ancak ülkemizde bilimsel literatürde olmayan sebeplerle gereken enerjiyi sağlayan cari açıkta etkili olacak enerji yatırımı girişimleri engelleniyor. Yenilenebilir enerji yatırımları yerinde sayıyor ve Türkiyenin enerjide dışa bağımlılığı da giderek artıyor.
Ülkemizde yenilenebilir enerjiden gelen üretim sadece 4000 megavat iken elektrik üretiminin sadece yüzde 4ü rüzgar enerjisinden geliyor. Amerika ve Çin ise Türkiyenin elektrik ihtiyacının iki mislini yenilenebilir enerjiyle üretiyor, Hindistan da bu yönde planlamalar yapıyor. Türkiye terk edilen teknolojiyi kullanmaya devam ederken diğer ülkeler kaynak maliyetinin olmaması sebebiyle daha da ucuz olan rüzgar ve güneş enerjisi kullanımı için çoktan harekete geçmiş durumdalar. Oysa Türkiyede rüzgar ve güneş enerjisinden faydalanmadığımız her gün bu maliyetsiz kaynaklar boşa gidiyor. Kendi ülkemize dönüp kendi ülkemizin rüzgarını ve güneşini nasıl kullanacağız bunu düşünmemiz gerekiyor.