Sunel 2018’de de yoğun olarak kurulumlarına devam verecek

Sunel 400’ü aşkın operasyonel projenin getirdiği tecrübeyle optimum çözümü sunarak yatırımcının yüzünü güldürüyor.

Sunel sektördeki uzun yıllara dayanan mühendislik deneyimini büyük ölçekli projelerle göstermeye devam ediyor. 2017 yılında olduğu gibi 2018 yılında da yoğun bir şekilde fotovoltaik enerji santrali kurulumlarına devam edeceklerini belirten Sunel Enerji Satış Direktörü Gökhan Dilek, yatırımcıların teknik ve ekonomik ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş çözümler sunduklarını açıkladı.

Yılsonunda yaşanan dağıtım bedellerindeki artış sebebiyle sektör çok yoğun bir yıl geçirdi. Sunel için 2017 yılı nasıldı?

2017 yılı bizim açımızdan çok yoğun ama bir o kadar da iyi geçti. Bunun öncesinde belirtmek lazım ki Türkiye’de operasyonel bir tesise sahip olmak lisanssız tesislerle başladı ve sektöre ciddi bir ivme kazandırdı. Bugün geldiğimiz noktada yaklaşık olarak 3000 MW operasyonel solar tesis var. Bunda lisanssız segmentin katkısı büyük. Mevzuat değişiklikleri oldu, o sebeple öngörüyoruz ki 2019 itibariyle lisanssız bitme noktasına gelecek çünkü sadece kapasiteler kapanmadan daha önce gerekli izinleri almış olan yatırımcılar var ve onların da belirli süreleri kaldı. Diğer yandan, umarım endüstriyel çatılarla lisanssız segment devam edebilir. Bahsettiğiniz gibi dağıtım bedellerindeki artış ve yapılacak indirim için de 2017 yılsonu limiti olması sebebiyle sektörün tüm bileşenleri için çok yoğun bir yıl oldu. Sunel olarak bizim de 2017 yılında aldığımız birçok iş vardı ve yoğun bir yıl yaşadık ama bizim açımızdan sevindirici tarafı şu ki hem yatırımcılarımız hem biz mutluyuz. Aldığımız tüm projeleri ilgili standartlara uygun olarak başarıyla sonuca ulaştırdık.

2016 yılında en büyük lisanssız güneş enerjisi santralini kurmuştunuz. 2017’de böyle büyük ölçekli bir proje gerçekleştirdiniz mi?

Nevşehir Derinkuyu’da aynı alanda 18,7MW’lık tesis kurmuştuk, o zaman bahsettiğiniz gibi Türkiye’nin en büyük tesisiydi, şimdi de yine büyük tesisler arasında yer alıyor ve 2 yaşını doldurdu. Hem biz hem de yatırımcımız tesisleri izliyoruz, sonuçlar yatırımcımızın yüzünü güldürüyor. Bu da bizim için en büyük gurur kaynağı. 2017’de de Diyarbakır’da yine aynı alanda 14 MW ve İzmir’de 14 MW kurduk. Onun dışında yine buna yakın büyüklükte kurulumlar yaptık. Örneğin Adıyaman’da 12 MW kurulumumuz oldu.

Projelerde ürün tedarikinde kimleri tercih ediyorsunuz?

Her proje için kullandığımız markalar değişebiliyor. Ancak, mutlaka daha önce kalitesini ve servislerini test etmiş olduğumuz, her kalemde bir kaç farklı, tedarikçilerimiz oluyor. Çünkü Sunel terzi işi kurulumlar yapar. Bizim yatırımcımıza taahhüdümüz, ilgili projenin özelliklerine göre tüm opsiyonları değerlendirerek ve yatırımcımızın teknik ve ekonomik ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş çözümler sunmaktır. Bunu da son derece deneyimli, konusunda uzmanlaşmış kadromuzla gerçekleştiriyoruz. Yıllardır çeşitli ülkelerde ulusal standartlara göre ama uluslararası standartları da izleyerek başarıyla gerçekleştirdiğimiz 400’ün üzerinde proje var. Bizim için, her zaman yatırımcımızın kazancı ön plandadır, bu nedenle konuyu sadece teknik olarak değil aynı zamanda finansal olarak da ele alıyoruz. Bunun sonucunda yatırımcımıza kalite ve yatırım geri dönüşü açısından en büyük faydayı sağlayacak çözümü, yatırımcımız ile de sıklıkla bir araya gelerek ve birlikte karar vererek, uyguluyoruz.

Yurtdışında endüstriyel çatı kurulumlarında aktif olduğunuzu söylediniz. Türkiye’de de çatı pazarının açılmasıyla birlikte endüstriyel çatılara mı yöneleceksiniz?

Endüstriyel çatı kurumları, iş yapmaya açık olduğumuz bir alan. Umarım lisanssız segment endüstriyel çatılarda devam eder. Bu senaryoda ilerlerse biz Türkiye’de lisanssız segmente endüstriyel çatı kurulumlarıyla da devam etmek isteriz. Diğer yandan, 10 kW’a kadar olan çatı kurulumları Sunel’in hedef çizgisinin biraz uzağında kalıyor; ama takip ediyoruz. Gelişmeler sevindirici fakat maalesef yeterli görünmüyor. Her ne kadar küçük çatı kurulumları için ilk başvuru sürecinde proses sadeleşmiş olsa da, bu pazarı gerçekten işlevsel hale getirebilmek için sadece çağrı mektubu alınmasına kadar olan süreç değil proje onay kısmında ve sonrasında geçici kabul sürecinde de sadeleştirmeye gidilmesi gerektiği aşikar. Onay ve kabul sürecindeki maliyetleri de düşürmek lazım yoksa çatı pazarında düşündüğümüz ve olmasını istediğimiz büyüklük yakalanamayabilir.

Bundan sonraki kurulumlarınız hangi bölgelerde devam edecek?

Şimdiye kadar Türkiye’nin birçok bölgesinde kurulumlar gerçekleştirdik. Bu yıl da Ege, İç Anadolu, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu gibi değişik bölgelerde kurulumlar gerçekleştireceğiz. Mevcuttaki projeleri göz önünde bulundurursak geçen yıl ulaştığımız rakamlara bu yılsonunda da ulaşıyor olacağız.

Finansman anlamında yaşadığınız sıkıntılar var mı? Bankaların bu konudaki yaklaşımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Daha çok yatırımcılarımızdan bu konuda yaşadıkları zorlukları öğreniyoruz. Yatırımlarına kredi sağlamak için bankaya gittiklerinde yatırımcı olarak elbette bir öz sermaye koymak durumundalar; ancak bankanın sağlayacağı krediye istinaden verilmesi gereken taahhütlerin büyüklüğü yatırımcıyı zor durumda bırakabiliyor. Her ne kadar bu durumun iyileştirilmesini istesek de Türkiye’de bu tür yatırımlara yönelik bankaların kredilendirme kriterleri göz önüne alırsak bunun kolay değişemeyeceği görünüyor.

Sektörün gelişimi açısından yeni yönetmelikleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Muhakkak ki ilgili yönetmeliği hazırlayanlar, sektörü daha yukarı taşımak adına iyi niyetle ellerinden geleni yapmaktadırlar. Ancak, gri noktalar olduğunu da söylemek gerekir. Öncelikle şunu iyi anlamak lazım ki fotovoltaik sektörü global bir sektör. Ülkemizde uygulanan teşvikin birimi de bunu gösteriyor zaten. Türkiye’de sektör yapılandırılırken daha önce bu konuda belli olgunluğa ulaşmış ülkelerdeki yapı daha iyi incelenebilir ve daha iyi çıkarımlar yapılabilirdi.

Bu noktada siyasi politikaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Karar süreci dışa bağımlılık kaynaklı belli anlaşmalar sebebiyle gecikiyor olabilir mi?

Tam olarak öyle olduğunu düşünmüyorum. Çünkü enerjide çeşitlilik var. Yenilenebilir enerji santrallerinin yanı sıra örneğin termal santraller, doğalgaz çevrim santralleri de var ve sadece elektrik için değil ama ciddi seviyede doğalgaz ithal eden bir ülkeyiz. Ancak dışa bağımlılığı tamamen yenilenebilir enerjiyle kapatmak da mümkün değil. Enerji arzı ve güvenliğini de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Burada başka bir nokta daha var ki o da enerjinin ekonomiye ciddi bir etkisi olduğu. Dolayısıyla yenilenebilir kaynaklar ile enerji üretim oranını yükseltmenin dışa bağımlılığı sonlandırmada değil ama azaltmada ve ekonomiye etkisinde faydaları var. Bu noktada da devletin gündemine aldığı başka konular oluşuyor, örneğin fotovoltaik sektör için konuşursak enerji santralleri için bir teşvik mekanizması var; ancak yatırım maliyetinde en büyük orana sahip güneş panelleri çoğunlukla ithal ediliyordu. Bu konuda yerli üreticiyi desteklemek yerine ithal edilen ürüne önlemler almak yolu seçildi. Ama günün sonunda fatura yatırımcıya kesilmiş gibi oldu. Çünkü yatırım maliyeti yükseldi, özellikle 2017’de artı olarak daha önce değindiğimiz dağıtım sistemi kullanım bedelinin artması durumu sebebiyle ürün tedarikinde zorluklar yaşandı, bunun bazı kalemlerde maliyetlere de negatif yönde fazladan yansımaları oldu. Bunun yanında olumlu olacağına inandığım gelişmeler de oldu; fotovoltaik ve rüzgarda YEKA ile tanıştık. Hem yenilenebilir enerji kaynaklı üretim artacak hem de açık eksiltme usulü ile yapılması ve fotovoltaik sektörü için 13.3 dolar cent yerine 6.9 dolar cent alım garantisi ile sonuçlanmasının ekonomiye katkısı olacak. Devlet, ihalenin ekonomi ve enerjiye sağlayacağı katkılar dışında, ihaleyi alan ortaklığın Türkiye’de üretim yapacak olması, Ar-Ge faaliyetlerinin olacak olması ve çalışanların belli bir bölümü Türk olması gibi şartların teknoloji ve istihdama yönelik sağlayacağı avantajları öngörüyor.

Sektör okuyucularına vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Şuan içinde bulunduğumuz durumda iyileştirmelere ihtiyacımız olduğu aşikar olsa da bu sektörün büyümeye devam edeceğini de görebiliyoruz. Yatırım yapmanın kolay olduğunu, risksiz oluğunu söylemek mümkün değil ve aldığınız riske göre kazancınız artıyor ya da azalabiliyor. Ancak, fotovoltaik sektörüne yatırım yapmak riski düşük ve güvenli bir yatırım.

#sunelenerji, #gokhandilek, #gunesenerjisi, #guncel